Profesyonel Hayatta Bilgi Paylaşımı: Deneyimlerimden Çıkan Dersler

Bilgi çağında yaşıyoruz. Artık bilgiye ulaşmak çok kolay gibi görünse de, aslında onu doğru yorumlamak, anlamlandırmak ve kullanmak hâlâ ciddi bir emek gerektiriyor. İş hayatında yıllar içinde fark ettiğim bir şey var: bilgi paylaşımı göründüğünden çok daha hassas bir konu.

Gündelik hayatta insanlar rahatlıkla fikir alışverişi yapar, deneyimlerini paylaşır. Bu doğal ve güzel bir süreçtir. Fakat profesyonel hayatta işler biraz farklıdır. Burada paylaştığınız bilgi, yalnızca bir fikir değil; emeğinizin, tecrübelerinizin ve hatta bazen kariyerinizin bir parçasıdır.


📚 Bilgi, Enformasyon ve Deneyim

Okuduğum bir çalışmada Yeniçeri ve Demirel (2007) bilginin aslında veriden enformasyona, enformasyondan da bilgiye evrildiğini anlatıyor. Bu bana şunu düşündürdü: Biz bilgiyi sadece “aktarılan bir şey” gibi görüyoruz ama aslında bilgi, deneyim, değerler ve uzmanlıkla yoğrulmuş bir süreç.

Farkında olmadan her gün veri topluyoruz, bunları enformasyona çeviriyoruz ve sonunda anlamlı bir bilgiye ulaşıyoruz. Bu aşamalar, ister istemez, bilgi edinimimizin doğal adımları haline geliyor. İşte bu yüzden, paylaştığımız bilginin arkasındaki emeği görmek ve ona göre paylaşımda bulunmak çok önemli.


🔄 Bilgi Paylaşımının Farklı Yüzleri

Okuduğum makalelerden bir diğerinde (Chow ve Chan, 2008; Hsu, 2008) bilgi paylaşımının aslında çok basit bir şey olduğu söyleniyor: Bir kişiden diğerine bilginin aktarılması. Fakat işin içine deneyim girince işler değişiyor.

Cummings (2004) bu konuyu çok güzel özetliyor:
Bilgi paylaşımı, sadece aktarmak değil, yardım etmek, yeni fikirler üretmek, sorunları birlikte çözmek ve süreçleri geliştirmek için yapılan bir iş birliği.

Kendi deneyimimde de şunu gördüm: Bilgiyi paylaşırken sadece ne bildiğiniz değil, bunu nasıl ve kimle paylaştığınız da önemli. Bazen bir toplantıda söylediğiniz bir fikir, sahiplenilmeden başkası tarafından kullanılıyor. İşte o an, bilgi paylaşımının risklerini çok net görüyorsunuz.


🧭 Etik Dışı Davranışlar: Paylaşımın Önündeki En Büyük Engel

Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir doktora tezi ise (Yasin Aksoy, 2015 – İstanbul Arel Üniversitesi) bu konudaki gözlemlerimi doğrular nitelikteydi. Tezin sonucuna göre, bilgi paylaşımı çalışanların performansını artırıyor, ancak iş ortamında etik dışı davranışlar varsa bu etki tam tersine dönüyor.

Tezde bahsedilen örnekler tanıdık geliyor:

  • Özel bilgilerin kötüye kullanılması,
  • Rakiplerden uygunsuz şekilde bilgi alınması,
  • Üçüncü kişilere yanıltıcı uygulamalar,
  • Çalışanlara ayrımcılık yapılması,
  • Profesyonel anlaşmalar yapılan özel ya da tüzel kişilerin gizli bilgilerinin paylaşılması…

Bu tür durumlar çalışanlarda ciddi bir motivasyon kaybına neden oluyor. Ben de geçmişte, böyle etik sorunların olduğu bir ortamda bilgimi paylaşmaktan çekindiğimi hatırlıyorum. Çünkü böyle ortamlarda bilgi ne kadar değerli olursa olsun, yanlış kişilerde yanlış amaçlar için kullanılabiliyor.


⚠️ Bilgi Paylaşımının Riskleri ve ✅ Faydaları

Yıllar içinde öğrendim ki, bilgi paylaşımı hem riskler hem de fırsatlar barındırıyor.

Riskler:

  • Emeğiniz görünmez olabilir.
  • Bilginiz yanlış amaçlarla kullanılabilir.
  • İyi niyetiniz suistimal edilebilir.
  • Etik dışı bir ortamda iyi niyetle paylaştığınız bilgi size zarar verebilir.

Faydalar:

  • Doğru ortamda paylaşılan bilgi, iş birliğini güçlendirir.
  • Katkınız görünür oldukça saygınlık kazanırsınız.
  • Bilgiyi paylaşmak, ekip başarısını ve güven kültürünü artırır.

Bu noktada etik kültürün gücü çok net ortaya çıkıyor: Etik ortam varsa bilgi paylaşımı değer kazandırıyor, yoksa tam tersi.


💡 Bilgiyi Paylaşırken Öğrendiğim İpuçları

  1. Amacınızı netleştirin. Her bilgi herkesle paylaşılmaz.
  2. Katkınızı görünür kılın. Paylaşımı belgeli yapın, örneğin e-posta ile.
  3. Profesyonel mesafeyi koruyun. Gereksiz bire bir aktarımlardan kaçının.
  4. Etik ortamı gözlemleyin. Güven vermeyen ortamlarda bilgiyi kontrollü paylaşın.
  5. Emeğinize sahip çıkın. Küçük veya büyük, her bilginin bir değeri var.

✅ Kendi Kontrol Listem

Her bilgi paylaşımı öncesi kendime şu soruları soruyorum:

  • Bu paylaşım bana ve karşı tarafa nasıl bir katkı sağlar?
  • Ortam etik mi, güvenilir mi?
  • Katkım görünür olacak mı?
  • Paylaştığım bilgi yanlış ellerde risk oluşturur mu?

Bu sorular, profesyonel hayatta bana çok şey kazandırdı.


🧩 Yaşadığım Bir Örnek

Bir toplantıda geliştirdiğim bir fikir, toplantı sonrası başka biri tarafından üst yönetime sunuldu. Benim adım geçmedi. O gün, bilgiyi nasıl paylaştığımı ve nasıl koruyabileceğimi düşündüm. Sonraki süreçte fikirlerimi her zaman yazılı ve ilgili kişilerin dahil olduğu bir şekilde paylaşmaya karar verdim. Bu sayede hem emeğim görünür oldu hem de yanlış sahiplenilmelerin önüne geçtim.


🎯 Sonuç: Bilgi Paylaşımında Dengeyi Kurun

Bugün geldiğim noktada şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
Bilgi, sadece aktardığınız bir şey değil, emeğinizin ve kimliğinizin bir parçası.

Profesyonel hayatta bilgi paylaşırken:

  • Kontrollü olun,
  • Etik ortamı göz önünde bulundurun,
  • Katkınızın görünürlüğünü sağlayın.

Benim deneyimlerim, okuduğum makaleler ve Yasin Aksoy’un tezindeki bulgular hep aynı şeyi söylüyor:

Bilgi paylaşıldıkça güçlenir, ama doğru yerde, doğru kişilerle ve etik çerçevede paylaşılırsa.

💬 Siz profesyonel hayatınızda bilgiyi nasıl paylaşıyorsunuz?
💬 Okuduğunuz için teşekkür ederim. Görüş ve katkılarınızı yorumlarda paylaşabilirsiniz.

Cem Sevencan
İnşaat Mühendisi
Deneyimler, Eleştiriler, Yorumlar ve Merak Edilen Konular Üzerine Paylaşımlar

Category
Tags

Henüz yanıt yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir